TAKKE DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ

Vergi vermek en önemli vatandaşlık görevlerimizin başında gelir.
Felaket günlerinde bağış ve yardım toplamak da öyle…

Vergimizi vereceğiz ki, hizmet olarak tekrar bize dönsün.
Savaş, deprem, sel felaketi, salgın hastalıklar gibi olaylarda da milletçe el ele verip, devletimizin açtığı bağış ve yardım kampanyalarına destek olacağız ki, yaralarımızı saralım.

Ama bunun da bir ölçüsü olması gerekir, değil mi?
Bizde ölçü, mölçü yok.
Vatandaşların temiz duyguları istismar edilerek…
Yardımlar, bağışlar toplanır…
Sözüm ona, ihtiyaç sahiplerine dağıtılır…
Ya da biz öyle sanırız.

Örnek mi istersiniz?
Alın size 1999 depremi.
Alın size 15 Temmuz gazileri.
Alın size Elazığ depremi ve daha niceleri.
Nereye gitti bu milyarlarca lira tutarındaki bağışlar, yardımlar?
Cevap yok!

Çok sıkıştırırsanız…
Yol yaptık, viyadük yaptık, köprü yaptık!..
Burada bir ara verip, gelin size bir fıkra anlatayım:
“Vaktiyle ülkenin birinde mali kriz baş göstermiş.
Hazine tamtakır, kuru bakırmış!
Maliye nazırı padişahın huzuruna çıkarak, durumun vehametini münasip bir lisanla arz etmiş.

Maliye nazırını pür dikkat dinleyen padişah, emri patlatmış:
-TAVUK satan köylülerden tez birer akçe alına!
“Yetmez, haşmetlü padişahım” demiş, maliye bakanı:
-Başka kaynaklar da bulmalıyız.
“Peki” demiş, padişah:

-Adı “İBİŞ” olanlardan da birer akçe alına!
“Bu da kafi gelmiyor hünkarım” diye üstelemiş, maliye bakanı.
“O halde” demiş, padişah:

-Karısından korkan tüm “KILIBIK”lardan da birer akçe alına!
Maliye Bakanı yine “yetmez” deyince, padişah:
-Tüm “KEL”lerden de birer akçe alına, diye son noktayı koymuş.
Vergi memurları ülkenin dört bir tarafına salınmış.

Tahsilata çıkan memurlardan biri, mal bulmuş magribi gibi sevinçle, TAVUK satan köylülerden birinin yanına yaklaşarak, “Padişahımızın emridir” demiş:
-TAVUK sattığın için bir akçe vergi vereceksin!
Adam tepki gösterince, yanındaki arkadaşı:

-Padişah buyruğuna karşı koyma İBİŞ, demiş.
“Neee?...”diye, gürlemiş vergi memuru:
-Demek senin adın İBİŞ.

Öyleyse bir akçe daha vergi vereceksin!
Adam başlamış feryad-ı figan eylemeye:
-Yapmayın ağalar, etmeyin paşalar! Ben eve gidince KARIMA nasıl hesap veririm?

“Bak hele” demiş, maliyeci:
-Sen aynı zamanda KILIBIKSIN da…
Hiç şansın yok, bir akçe de KILIBIKLIKTAN...
Köylü iyice fıttırıp, o hırsla takkesini yere çalmış.

“Vaay uyanık vaay!” demiş, maliyeci:
-Aklın sıra KELİNİ de saklamaya çalışırsın ha!
“Takke düştü KEL göründü”, ver bir akçe daha!..
Efendim, fıkramız bu kadar.

Günümüz Türkiye’si ile bir benzerliği var mı, yok mu…
Takdir sizlerin!
Lakin…
“Milletin …na koyan” tuzu kuru işadamları ve diğer muteber zenginler hariç…

Memur, işçi, çiftçi, emekli, dul, yetim…
Ne kadar dar gelirli varsa…

Devletlü büyüklerimizin gözünde potansiyel birer “İBİŞ” adayı olduğumuz da bir gerçek!
Giresunluların Buluşma Adresi sitesinden 19.05.2024 tarihinde yazdırılmıştır.