-Kamu otoritesi pandemi salgını çıkar çıkmaz bize maddi açıdan büyük zarar verse de bütün hastaneleri korona hastanesi ilan ederek kendince çok doğru bir şey yaptı. Hiçbir hastane ben korona hastanesi değilim diyemedi yani. Özel sektörün yoğun bakım yatak büyüklüğünün yüzde 50’ye vardığı İstanbul’da hiçbir hasta açıkta kalmadı. Yoğun bakım bulamayan hasta hikayeleri İstanbul ve Türkiye için geçerli olmadı.

“KAMU DOLDU, ÖZELLER DOLUYOR”

-Şimdi yine kamu hastaneleri doldu, özele gitmeye başladılar. İstanbul’da 4-5 gün önce kamu ve özel hastaneler dahil 500 yatağımız kalmıştı ama bugün 700 boş yatağımız var. Alınan tedbirler etkisini göstermeye başladı. Önemli olan mekan üretmek değil otoparkı da yoğun bakım yapabilirsiniz ama yoğun bakımda bu hastalara bakacak olan doktor, hemşire ve personellerin yetişmesi 20 gün içerisinde olacak bir iş değil.

“PERSONELİN YÜZDE 70'İ KORONADAN ANLAMIYOR”

-Gerekirse kamu bizim işletmelerimizi alsın, kamuda verildiği kadar personelimizin parasını versin, borcumuzu ödemesin ve işi bittiğinde de bize işletmelerimizi teslim etsin. Geçici kamulaştırmadan bahsediyorum. Sayın bakana da önerdik. Sonu belli olmayan bir savaş içerisindeyiz. Bütün stoklarınız bitmiş, tek hastalık yüküyle karşı karşıya kalmış, personelinizin yüzde 70’i koronadan anlamıyor, geri kalan kısmı anlıyor ama 5 kat çalışıyor ama herkese maaş veriyorsunuz, açık kalmak zorundasınız bir restoran gibi kapanma sürecimiz yok.

-İşletmenin açık olması, vatandaşın, Türkiye’nin ve dünyanın lehine. Kaynaklarınızın kalmadığı, bankaların sizi kredilendirmediği bir yerde burayı açık tutmak için ne yapabilirsiniz? Ya kamu size kaynak temin edecek ya da el koyacak kendisi işletecek. Bizim çok değerli mal varlıklarımız var. Dünyada her ülkenin şirketlerinin ortak olmak istediği ver olduğu kurumlardır. Bu bir fedakarlıktı. Yazın sağlık turizmi hastalarımız arttığı zaman kamulaştırmaya çok ihtiyaç olmadı ama ihtiyaç olabilir. Kamunun bu konuda hazırlıklı olmasını tavsiye ederim."

Kaynak: Özel Hastaneler Derneği Başkanı Op. Dr. Reşat Bahat: Bittik, bizi kamulaştırın!